21.09.2003
Bozdağ Yol bisikleti antrenmanı kafama büyük gelen fakat şehirde satılan tek kask olması nedeniyle aldığım XL kaskımla çok anım var.
Bozdağ Yol bisikleti antrenmanı kafama büyük gelen fakat şehirde satılan tek kask olması nedeniyle aldığım XL kaskımla çok anım var.
Persoid Meteor Yağmuru haberini alır almaz etkinliğimizi düzenleme fikri aldık ve hemen sosyal medyada ve dostlarımızla paylaştık.Kısa sürede yüzlerce kişiye erişildi ve etkinlik için 20-30 kişi beklerken yüzlerce katılımcı kamp alanımıza akın ettiler.Araçları park edecek yer bulamadık diyebiliriz.
İnsanların evlerden sıkıldığı bu günlerde doğada güzel bir etkinlik oldu.Sosyal mesafe ve tedbirler eşliğinde gecenin karanlığını aydınlatan yıldızların görsel şölenini izledik.İlerleyen saatlerde ay ışığı doğayı aydınlattı ve ayrı bir güzellik bizlere merhaba dedi.
Meteor kayması olayı öyle beklediğimiz gibi yoğun bir şölen olmasada gördüklerimiz karşısında hep bir ağızdan wooow diye bağırmak gayet güzeldi.
İlerleyen haftalarda da kamp etkinliklerimize ağırlık vereceğiz bizi takipte kalın.Doğada profesyoneller eşliğinde aile ortamında güvende olun.
Evdekal çağrısına uyduğumuz günleri geride bırakmanın heyecanıyla normalleşme sürecinin başlamasıyla bizlerde ilk etkinliğimizi yaptık. Yaklaşık 25 katılımla Eskişehir Meşelik Ormanlarında doğayla buluştuk.
Sosyal mesafe Maske ve gerekli kurallara uyan üyelerimizle ormanın dereinliklerinde mis gibi çam kokusu kekik ve nemli toprak kokusu eşliğinde Eskişehir’i kuş bakışı gören bir tepeye kadar yürüdük ve burda ana molamızı vererek çay kahve molamızı verdik.
Doğayı ve bu güzel manzaraları çok özlemişiz mola uzadıkça uzadı saat daha fazla geç olmadan dönüşe geçtik ve 5km süren etkiniğimizi 2 saat gibi bir sürede tamamladık.
Etkinliklerimiz artık başladı ve her hafta farklı rotayla karşınızda olacağız yaz sezonunda kamplı etkinliklerimizde olacak.Tüm katılımcılara kapımız açık takipte kalın.
Her hafta farklı bir doğa güzelliğiyle etkinliklerimiz sürdürüyoruz doğanın uyanışını yerinde görmek için elbette doğada olmak gerekir.Ağaçların çiçek açışı topraktan kardelenlerin fışkırışını kar sularının eriyerek köpük köpük dereler ve vadilerde yankılanan seslerini dinleyerek yürümek için toplanan 35 kişi ile Avlakkaya Parkurundaydık.
Karadere köyü civarlarında inerek Esdag rotasından tırmanmaya başladık.Bozdağ’ın zirvesine doğru ev sahibi kocaman bir tavşan bizi karşıladı.”Buralar benim alanım ama yinede hoş geldiniz” Dercesine bize bakarak süratini konuşturdu ve yavaş yavaş yürüyen Esdag ekibine doğal bir gözlem fırsatı sundu.Kendisine teşekkür ediyoruz.Doğa üzerinde barındırdığı canlılarla güzel ve bizde buna en yüksek önemi veriyoruz ve koruyoruz.
Gittiğimiz her etkinlikte çöplerimizi topladığımız gibi başkalarının attığı çöpleride toplamaya gayret ediyoruz.Bir gün dönüp dolaşıp o çöp bizi bulacağını gayet iyi bilmekteyiz.
Karadere köyünden Bozdağ köyüne patikalardan yamaçlardan giderek ulaştık.Bozdağ köyünde bol bol akan sulardan kana kana içtik ilaç niyetine.Hava biraz serindi ama mis gibi tertemizdi insanın içini okşarcasına tenefüs ederek ilerledik.
Köyden sonra meşe ormanları arasından Avlakkaya vadisine giriş yaptık yerler kardelenlerle doluydu doğanın uyanişi muhteşem.Tırmanışlardan sonra parkur boyunca irtifa kaybederek inişe geçtik.
Avlakkaya biz ilk haritasını çıkarttığımızda çok bakir bol ağaçlık ve doğasıyla büyüleyen bir mekandı.Girişinde Endemik bitki türü laleler karşılardı.Fakat Turizm’e kazandırma uğruna açılan geniş yollar araç trafiğinede açık hale gelince çöpü ve insanı beraberinde getirdi.Doğa tahrip oldu.
Endemik bitkiler küreklerle sökülüp yok edildi.Malesef kimsede bu yolların doğaya zararını görmüyor ağaçlarda kesilmeye devam ediyor.Halbuki geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızda bu bölgeyi koruma kapsamına alınması talimatını verdi ancak icraatte hiç birşey görememek üzücü.
Yürüyüşümüzü Şelalelerin olduğu bölgeye yönlendirdik ve Ana molamızı şırıl şırıl akan su kenarında verdik.Hava yüzmeye elverişli olsaydı tam süper olurdu diyede içimizden geçirdik.
Bölgeye gelen herkes çöpünü bırakmasa daha güzel olucak torba torba çöpleri toplasakta heryere ulaşmak mümkün değil ne yazıkki çöp doğanın düşmanı ve insanlar vurdumduymazca bu cennet güzelliklere çöp atıyor ekip olarak çok kızıyoruz lütfen çöp atmayın mesajını veriyoruz ve yetkililerede bu bölgeye yeterli koruma tedbirlerini almaları için çalışma başlatmalarını temenni ediyoruz.
15km yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra Avlakkaya’dan çıkarak araçlarımızın yanına geldik.Ekip yorulmamışçasına devam edelim diyordu.Her geçen hafta mesafe artmaya ve ekibin kondisyonu gelişmeye başladı.Ayrıca katılımcılar doğayı çok sevdikleri için olsa gerek eve dönmek istemiyorlar.
Yüzlerinden bu rahatlıkla anlaşılıyor.Mutlu bir pazar gününü spor ve sağlıklı bir ortamda geçirerek topladığımız enerjiyle evlerimize döndük.Sizlerde etkinliklerimize katılabilirsiniz. Etkinliklerimizi İnstagram #esdagtrekking hesabımızdan takip edebilirsiniz.
8 Mart Pazar günü Atalantekke köyünde etkinliğimizi başlattık.Köy çıkışında yer alan Mehmet Efendi Türbesini ziyaret ettik.Rotamız sit alanı içerisinde yer alıyor ve tarihi kuyulara yer yer rastladık.Tarihi devirlerde hep geçiş noktası olarak kullanılmış bir bölge.
Rüzgar başlangıçta hayli sert esiyordu ve hava biraz serindi yükseltiden olduğunu düşünerek ormanlık alana doğru yürüyüşümüzü sürdürdük.Aynen düşündüğümüz gibi oldu ve ormanlık alana biraz irtifa düştükten sonra sıcakladık ve üzerimizdeki montları çıkarttık.
Bölge meşe ve yer yer çam ormanlarıyla kaplı meşe ile kaplı alanlarda ilerlemek hayli zor.Rota harici her zamanki gibi doğaçlama parkurumuzu o anda oluşturduk.Meşelik araziden vadi geçişi yaptık.Ve hedefimizde yer alan ve bütün dağlara vadilere kuş bakışı görüş sağlayan Kartal Kayalıklarına ulaştık. Kayalıkların çevresinde çok yüksek uçurumlar mevcut bu alanda adrenalin yüksekti ve manzara harikaydı bol bol fotograf çekinerek bölgeyi izledik.Kayalıklarda mağralarda mevcut.
Beslenme molamızıda bu alanda verdikten sonra yolumuza devam ettik irtifa düştükçe bitki örtüsüdü yerini çam ormanlarına bıraktı.Mis gibi çam kokusu eşliğinde ısınan havayla beraber mola sayımızı arttırarak Yaylaya ulaştık.Bu bölgede hemen hemen herkes sırt üstü yatarak manzaranın ve temiz havanın keyfini sürdü ve güzelce dinlendi.Kalktığımızda biraz rehavet çöktü ama yollar bizi bekler devam ettik tabiki.
Doğaçlama patikalarımızdan kendi oluşturduğumuz rotalardan inişimizi sürdürdük.Ekip susamaya başladı sesler yükselmeye başladı.Liderin işi zor tabiki her kafadan bir ses bir istek ve her isteğe göre bir çare bulmak hayli zor.Aynı zamanda arkada kalanlarıda artçılarımız ön gruba yetiştirmek için iki kat zorlanıyorlar ama Sadık abimizin türküleri eşliğinde bu zorluklarıda bir bir aştık.
Su ve mola diye isteklerin artması üzerine rotamızda biraz kayma yaparak direk su kaynağına yönelmek zorunda kaldım.Buz gibi akan suda sanki günlerdir çölde yürüyormuşçasına bolbol su içtik serinledik ayaklarımızı suya sokarak kilometre resetleme yaptık.
Asıl iş bundan sonra başladı rotada sona gelmişken anlık yaptığımız değişiklik sonucu sarp bir vadiye geldik 300metrelik dik bir çıkıştan başka yola çıkma şansı olmayan bir vadi ve eğimi neredeyse %75 denecek kadar duvar diyebileceğimiz zorlukta ve kaygan zemin.
Lider gene kara kara düşündü çıkış yolu aradı ama ekibi sudan geçirip bu yamacı çıkarmaktan başka çare yoktu dikenli böğürtlenlerde cabası tabi.Suyu içen serinleyen ekip enerjiyi topladı ve bu doğal engelinde üstesinden elbirliğiyle geldi vidolarımızdada izleyeceğiniz gibi zorlu yolları aştık.
İnsanın yapısı gereği zor görünce sinir seviyesi artar aynı şekilde susayınca yada acıkınca ekip lidere karşı bir sinirlenme aksiyonu gösterebilir bir de ekipte gür sesliler varsa yandık bu durumda lider olarak umut verici konuşmalarla moral vererek ve yardım ederek o zorlukları ekiple beraber artçılarında desteğiyle aşmak zorundasınız. Bunun yanında dik yamaçlarda deneyimi olmayan üyeler başta kendileri olmak üzere diğer katılımcılarada istemeyerek zarar verebilir, kaya yuvarlanması kendinin kayarak yuvarlanması gibi tehlikeler olabilir bunlarıda düşünmek gerekiyor.
Her zaman bir sonraki aşamayı düşünmek önemli bu zorlu etapta atlatıldı.Rotadan tamamen çıktık ve asfalt yola ulaştık.Doğa yürüyüşümüzde asla asfalt yol kullanmayız ama arkamızda yorgun bir ekip var birazcık mola ardından asfalt yolda rahatladıktan sonra tabiki tekrar araziden devam ederek Sakarılıca Kaplıcalarına geldik.
Zamanıız olanak verseydi tüm ekipçe bir hamam sefası çok güzel dinlendirirdi ama alternatif olarak demli çay içip heyecan dolu etkinlik sohpeti yaptıktan sonra yüzler gülüyordu ve herkes mutluydu.Yeni katılımcılar bu çılgın ekibe alışacaklarmı önümüzdeki etkinliklerde göreceğiz.
8 Mart Kadınlar gününü doğada kutladıktan sonra araçlarımızla evlerin yolunu tuttuk.Bozdağ tepesinden şehir göründüğünde kimsenin canı eve gitmek istemiyordu temiz hava ve doğayı bırakıp beton yığınları arasına dönmek ve bir hafta boyunca iş yerlerinde stres içinde çalışmak hiç ekibe göre değil neyseki her hafta sonu güzel bir aktivite ile hem bu streslerden kurtulup hemde sağlıklı yaşam adına faaliyetler düzenliyoruz.
Sizlerde bu büyük aileye katılabilirsiniz.Havaların ısınmasıyla bisiklet turlarımızda başlayacak bizi en aktif instagram hesabımızdan #esdagtrekking hesabımızdan takip edebilirsiniz.
ETKİNLİK FOTOGRAF ALBÜMÜ İÇİN TIKLAYINIZ
ETKİNLİK SONRASI PARKURDA UNUTULAN BARDAĞI ALMAK İÇİN GİTTİĞİMİZ TATBİKAT VİDEOMUZUDA İZLEYEBİLİRSİNİZ.
Bir hafta arayla gerçekleştirdiğimiz gece doğa yürüyüşümüzün bu haftaki rotası Karabayır Bağlarıydı.Sazova Yeni Atatürk Stadyumunda toplanan ESDAG üyeleri.Soğuk havaya aldırış etmeden patikalardan hafif kar yağışı ve şehir manzarası eşliğinde 9km’lik parkuru tamamladı.
Etkinliğin ortasında ormanlık alanda mola veren katılımcılar yanlarında getirdikleri çay ve kahveleri börekleri şehir manzarasına karşı tüketmeyi ihmal etmediler.Sağlıklı yaşam için haftanın yorgunluğunu atmak ve yeni katılımcıların doğa yürüyüşlerimize alışması açısından kısa mesafeli bizler içinde antrenman olan bu etkinliklerimizi bir hafta ara ile yapmaktayız dileyen herkes etkinliklerimize katılabilir.
Etkinliklerimizi Instagram : esdagtrekking hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Eskişehir’in Güneyinde yer alan yemyeşil çam ağaçlarıyla örtülü çevresindeki arkadaşlarına göre yüksek olan bir dağımız zirvesi 1835m ve Türkmenbaba Tepesi olarak anılmaktadır.Zirvenin hemen yamacında yangın söndürme amaçlı yapılan bir göleti ve Güllüdere köylülerinin yaz aylarında uğrak yeri olan yaylası ve köy evi bulunmaktadır.
Kış aylarında Eskişehir’den buraya gelmek neredeyse imkansızlaşmaktadır.Kar Eskişehir yamaçlarında oldukça çok ve yollar ulaşıma izin vermemektedir.Peki nasıl gideriz.Güneş gören yamaçlar eriyeceği için dağın arkasına dolanırız ve en azından daha kolay erişme imkanımız oluyor.
Sabah güneşin doğmasıyla hazırladığımız çantaları sırtlanıp yarı uykulu halde apar topar kahvaltı yapıp bir ağızdanda ne işim var pazar günü dağlarda diyerek toplanma yerine geldik çoğunluğumuzun bu şekilde düşündüğünü biliyorum 🙂
Ekibimiz 35 kişi civarındaydı ve buda kış yürüyüşü için lideri yoracak bir sayı ancak deneyimlerimizle güzel bir gün için yola çıktık.İlk molamızı Kırka’da Saray Pide’de Orhan ustanın güzel çorbasından içerek gözlerimiz parladı ve yola devam ettik.Kırkadan sonra bir kaç köy geçerek en son köy olan Güllüdere’ye ulaştık ama epey zorlu bir yoldan geldik.Ormancılar kesim yapıyordu ve yolda kocaman bir kütükle geçişimiz engellemişti ve traktörün gelip yolu açması 15dk ekip çalışmasının tam zamanıydı.
Araçtan tüm erkekler indik ve koca kütüğü yolun kenarına aldık.Yola devam edebilirdik derken bu seferde araç patinaj çekmeye başladı bir ileri iki geri derken o tepeyide atlattık.Çamurlu yolda zorlanarak ilerledik.Köye az kalmıştı bu seferde bir traktör tarlaya tezek boşaltıyordu onu bekledik.Gelin arabası gibi dura kalka gideceğimiz noktaya ulaştık.Güllüdere köyünde başlayan yürüyüşümüz zirveye kadar sürecekti.Rotamızı buna göre hazırlamıştık Türkmenbabaya çıkacaktık fakat elverişsiz kış koşulları ve grubun donanımı buna müsade edemeyeceği için güvenlik ön planda olduğu için zirve altından 1650m civarı irtifaya kadar tırmandık.
Karlı arazi mesafe azda olsa epey zorlayıcı bir etmen.Bunun üstüne rüzgar gözgözü görmeyecek yoğunlukta bir sis ve soğuk hava eklenince tadından yenmez bir yürüyüş oldu.Arkadan gelenler için eğlencelidir ama en önde gidenin yükünü tahmin etmek istemezsiniz.Grubun tüm sorumluluğu onda önünü göremiyor sonuçta oda bir insan gps yardımıyla yer yer ön sezileri kullanarak tecrübeyle nokta atışı hedefe ulaştık tepede ilk mola vereceğimiz ev yıkılmıştı fakat arta kalan odunlar bizim için ateş yakmamız için lazımdı ve onları aldık.
Herkes epey yorgun gözüküyordu ve hızlı karar vermek gerekiyordu.Ya gölden geçerek yolu 1km kısaltacaktık yada çevresini dolanacaktık tipide üşümemiz ve olası aksaklıklarda cabası. Risk faktörü her yürüyüşte vardır fakat önleminizi alırsanız ve bölgeyide iyi tanıyorsanız sıkıntı yaratacak bir etmen olmaz.Gölün üzerinden tüm ekipçe geçtik tamamen donduğu için kırılma riski hiç yoktu bu yükseklikte ve kış boyu sert geçen iklimden dolayı erimeside mümkün değil zaten.
Rotayı tayin ettikten sonra gölü geçmeye başladık göl üzerinden 1m önümü bile göremiyordum sadece gps ile ilerledik sona yaklaştığımızda güzel havalarda gördüğüm ağacı hayali olarak gördüm ve ona göre konumu aldım.Bu esnada grup üyelerinden yükselen seslere karşıda olgunluğu korumak ve bildiğinden şaşmadan gitmek liderlik gereği aksi halde kargaşa endişe ve sonucundada dağılan bir grup olur.
Çünkü herkes size tabi ve bu yolda sizin izinizden geliyor güvencelerini sağlamanız gerekiyor.Onuda başardıktan sonra son molamız olan Güllüdere evine ulaştık.
Yanımızda getirdiğimiz sucukları şöminede yapmamız ve karnımızı doyurmamız gerekiyor ekibe söz vermiştik.Islak odunları yakmak işin en zor yanı, çöplerle ve önceden topladığımız odunları ufak ufak yakarak ateşi güçlendirdik ve yemek yapmaya hazır hale geldi.Hava çok soğuktu binanın içinde olmamıza rağmen ısınmamız uzun sürüyordu 1 saat molanın ardından dönüşe geçme vaktimiz geldi.
Geldiğimize oranla sis miktarı artmış göz gözü görmeyen bir hal almıştı ve havada soğumuştu en kısa rotadan aşağı inelim sesleri geliyordu.Gölden gitmek yerine alternatif rotadan inmeyi tercih ettim.Kar yer yer dizimizi aşıyordu ve en önde yolu açtığım için beni epey zorluyordu allahtan sporcuyuz kondisyon sağlam rahatlıkla ilerleyebildik.
Ekip hareketli ve eğlenmeyi seven çocuklar gibi şen bir ekip yol boyunca birbirimizi yere atarak üst üste çıkarak çocukluğumuza geri döndük.En sonunda beni alıp yere atıp üstüme çıkıp kısa bir süre nefesimi kestiklerinde rotada gitti bende grubun bir kısmıda yanlış yöne benden önce gidince onları durduralım dönelim derken 1 km rotadan saptık.Aslında herkesin işine geldi bu güzel atmosferde biraz daha fazla zaman geçirmiş olduk ve karlar ülkesinden 14km yürüyerek etkinliğimizi tamamladık.Belkide bu yılın son karlı etkinliğini yaptık artık bahar geliyor ve bu güzel etkinlik hafızalarda yerini alacaktı.
Köye geldik otobüsü görünce yıllardır görüşmediğimiz akrabamızla buluşmuşçasına sevinçle araca koştuk ve evin yolunu tuttuk bu sefer zorlu yol yerine daha temiz ve koaly yoldan Kırka’ya indik ve Akşam saatlerinde Eskişehir’e ulaştık.Şehrimizde yüzlerce güzel rota var bunları ESDAG ve ESBIKE ekiplerimize parça parça gösteriyoruz.
Saymakla bitmeyecek kadar güzel rotalarımızı baharın gelmesiyle sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.ESDAG ekip artçılarımız Mustafa Yenihal – Sadık Erez – Yasin Gültekin – Utuk Kürekçi – Metehan Asar – Emre Özkurt’a ve tüm katılımcılarımıza bize olan güvenlerinden ve spora olan özverilerinden dolayı teşekkür ediyorum.Bizi takip etmeyi unutmayın hem youtube hem instagramda ve Facebook’tayız. Etkinliklerimizide sosyal medya aracılığı ile paylaşıyoruz.
Kış aylarında Kapadokya benzeri kayaçların arasından gözüken masmavi porsuk barajı manzarasıyla yer yer kar yeryer kuru alanlardan yürüyerek 16km zorlu parkuru esdag ekibi başarıyla tamamladı tebrik ederiz.